Ülkemizin
bir gerçeği olan deprem riskine karşın önlem amacıyla yapılacak yenileme ve
tamamen yıkım alanlarındaki yapı üretimi gereksinmesi de kentlerin
dönüştürülmesi sürecini gündeme getirmektedir. Bu alanlar; daha önce imar
uygulaması yapılmış yani arsa ve arazi düzenlemesi yapılmış yerler olabildiği
gibi imara aykırı kaçak yapılaşmış yerler de olmaktadır. Bugün bu alanların
çoğu yoğun yapılaşmış, imara aykırılığın yüksek oranda olduğu, altyapısı
yetersiz, sağlıksız, çöküntü alanlarıdır. Kentlerin çok çeşitli bölgelerinde
yaygın olarak bulunan bu alanların; dönüştürülmesi, canlandırılması; kamusal,
insani görev ve sorumluluktur. Bu alanlarda imar düzenlemeleri, nasıl
yapılacaktır? Buradaki topraklara - mülkiyete nasıl karışılacak ve el
atılacaktır? Mülkiyete el atmanın yolu ve yöntemi nasıl olacaktır? Bu yol ve
yöntemin; hem hukuki dayanakları sağlam hem de meşruiyeti olmalıdır.
Deprem
riski olan imarlı dahi olsa kaçak, imara aykırı ve yoğun yapılaşmış alanlarda
İmar Kanunu'nun 18. maddesinde belirtilen yönteme göre imar düzenlemeleri
yapmak olanaklı değildir. Bu nedenle bu tür alanlarda imar düzenlemesi
yapabilmek için 'Kentsel Dönüşüm' kavramı gündeme oturmuştur. Kentsel dönüşüm
alanı ilan edilen yerlerde, arazi, taşınmaz mallara el atmak, imar düzenlemesi
yapabilmek için meşruluğu, katılımcılığı sağlayacak yeni bir imar uygulama
seçeneğinin belirlenmesi zorunludur. Bu alanlarda, değer eşitliğine dayanan
yeni bir imar uygulama yöntemi ihtiyaca yanıt verecektir. Bu yöntemin adı: 'Değerleme Esaslı
Yöntem / Eşdeğerlik Yöntemi' dir.
Bu
yöntemle oluşacak kentsel değerlerin hesaplanması ve hak sahipleri arasında
dağıtımı, nesnel olacaktır. Sorun bunun hukuksal ve yönetsel ölçütlerinin,
araçlarının oluşturulabilmesidir. Yoksa olumlu kentsel dönüşüm kavramı
tartışmalı, korkulan bir kavrama dönüşebilecektir. Bir an önce imar kanunu ile
uyumlu kentsel dönüşüm düzenlemeleri bütünleşik ve uygulanabilir yasal
güvenceye kavuşturulmalıdır. Bunlar yapılmadan şu anda birçok yerde
projelendirilen ve yapılmakta olan uygulamalara kentsel dönüşüm denmesi zor
gözükmektedir.
Bu
günlerde adı kentsel dönüşüm, kentsel yenileme olarak adlandırılan çoğu
uygulamalar; hazineye ait boş ve az yapılaşmış işgalli alanlara el atmanın,
yüksek yoğunluklu yerleşim yerleri oluşturmanın bir aracına dönüşmüştür.
Kentler, mevcut imar planı değişiklikleri ile yapılaşmakta, plan kararları ile
yaratılan aşırı ve ölçüsüz kentsel değer belli ellerde yığılmaktadır (rant). Bu
yığılma da kentlerin ekonomik ve sosyal uyumunu, ulaşılabilirliğini, kontrol
edilebilirliğini zorlaştırmaktadır. Kentsel yerleşimlerin; sosyal ve toplumsal
daha fazla oranda ayrışmasına, endişe dozu yüksek tartışılmaların yapılmasına
neden olmaktadır. Yukarıda değinilen sorunlara sistematik bir yaklaşımla ve
bütüncül çözüm aramak üzere, bir yüksek lisans programı kapsamında uzman teknik
elemanların yetiştirilmesi ve bu nitelikteki uzmanlarla yerel yönetimlerin
karşılaştığı ve karşılaşması muhtemel olan bu sorunların çözümüne de katkı
sağlanması gerekmektedir.