Öğrenci İzlenimleri

MENU

Gürkan Öngel
Uluslararası İlişkiler - College of Europe'da Master yapıyor - Belçika

Üniversitemizin Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 2012 yılında mezun oldum. 2010 yılında Erasmus Değişim Programı aracılığıyla Belçika’da bulunan Antwerp Üniversitesi’nde bir yıl öğrenim gördüm. Şu an Brugge’de bulunan College of Europe’da yüksek lisans öğrenimi görmekteyim, aynı zamanda Brüksel’de bir sivil toplum destekleme platformu olan Avrupa Demokrasi Ortaklığı’nda çalışıyorum.

Erasmus Programı boyunca çok farklı insanları ve kültürleri tanıma fırsatı buldum. Kültürel, dinsel ve toplumsal farklılıkların çatışma ortamı yaratmak yerine uyum içerisinde bir arada bulunabileceği ve bunun en büyük zenginlik olduğunu gözlemleme fırsatı elde ettim. Program boyunca onlarca farklı ülkeden çok çeşitli kültürleri paylaşan diğer öğrencilerle birlikte aynı hayatı paylaştık.

Bu Program, yalnızca gittiğim ülkeyi değil hayatı tanımam açısından da benim için önemli bir fırsat oldu. Bir yıl boyunca bazı zorluklarla tek başıma mücadele edebilme deneyimini yaşadım. Gerek konaklama konusunda yaşadığım sorunlar gerekse oturum izni almak için verdiğim mücadele aslında birçok göçmenin yaşadığı sorunlardan çok farklı değildi. Bu programın bu bakımdan akademik olarak öğrenmemin sınırlı olduğu bazı toplumsal sorunları görme fırsatı verdiğini de söyleyebilirim.

Akademik olarak ise Programın bana en büyük katkısı ilgi alanlarımı tanıma fırsatı vermesiydi. AB Entegrasyonu’ndan Uluslararası Kalkınma’ya kadar aldığım çeşitli dersler ileride çalışmak isteyeceğim alanı belirlememe yardımcı oldu. Bunun yanında Antwerp’de aldığım bu dersler şu an okuduğum yüksek lisans derslerimin temelini oluşturdu ve Belçika’nın öğrenim sistemini tanımamı sağladı.

Edindiğim akademik tecrübeden daha önemli olan ise aslında yaşadığım kültürel ve toplumsal deneyimlerdi.

College of Europe, kültürel çeşitliliğe ve farklılıkların uyumuna önem veren ve Avrupa’da bu zenginliği yaşatmayı hedef edinmiş bir kurumdur. Öğrenci kabulu süresince de akademik başarılara dikkat etmenin yanı sıra öğrenciyi tanımak ister. Motivasyon mektuplarına ve mülakatlara çok önem verilir. Bu sebeplerden dolayı Erasmus Programı boyunca edindiğim kültürel ve toplumsal deneyimlerin bu okula kabulümde oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. İstanbul Okan Üniversitesi öğrencilerine Erasmus fırsatını kaçırmamalarını ve bu Program’dan mümkün olduğunca faydalanmalarını tavsiye ediyorum

Galeri

Mehmet Akif Ayhan
Uluslararası İlişkiler - LSE’de Master yapıyor - Almanya - Londra

İyi ki edinmişim, dediğim iki Erasmus tecrübem var: 2009-2010 akademik yılını Almanya'nın Jena şehrindeki Friedrich Schiller Üniversitesi'nde (Siyaset Bilimi Bölümü'nde) geçirdim, 2011'de Londra'da Kurdish Human Rights Project adlı bir sivil toplum kuruluşunda üç ay boyunca staj yaptım.

Jena köklü bir üniversitesi olan, küçük, dolayısıyla üniversitesiyle bütünleşmiş bir şehir. Herhalde en pırıltılı yıllarını Alman idealizmine ve erken Alman romantizmine ev sahipliği yaptığı dönemde yaşamış ki üniversiteye Hegel, Fichte, Novalis, Schiller (ve tabii Goethe) gibi büyük isimlerin omuzlarıma yüklediği sorumluluk duygusuyla gittim hep: Aynı şehri, aynı üniversiteyi paylaştığım bütün bu insanları anlamalı, onları daha yakından tanımalıydım. Öyle de oldu. On sekizici yüzyıl rasyonalizmi ve 1789 ilkelerine karşı aldığı felsefi tavırla estetik bir devrimden çok daha fazlasını arzulayan ve Alman milliyetçiliğinin yükselişini hazırlayan Alman romantizmi beni kendine çekmeyi fazlasıyla başardı. Bugün eğitimime London School of Economics and Political Science'ta milliyetçilik üzerine devam ettiğimi belirtmem -sanırım- yerinde olur. Yalnız şunu da eklemeliyim: Jena sadece tarihiyle değil, orada aldığım derslerle de akademik ilgimin şekillenmesine katkıda bulundu. Bu derslerden bir tanesi soykırım sosyolojisi, bir başkası da Holokost'un felsefi sonuçlarıyla ilgiliydi. (Aşağıda keyifli şeylerden bahsedeceğim için toplama kamplarını, soykırım anıt ve müzelerini burada anıyorum.)

Farklı bir eğitim sistemiyle tanışmanın, Türkiye'de bir türlü sahip olamadığımız o iyi kütüphaneleri kullanmanın, iyi hocalar (gerçi Türkiye'de de harika hocalarım vardı ama üç doktora dereceli bir hocam hiç olmamıştı) ve öğrencilerle bir arada olmanın zevklerinden bahsedip “inek” bir öğrenci izlenimi uyandırmak istemem çünkü programın ruhuna tamamen uyduğunu düşündüğüm şeyi de Türkiye'den giden her Erasmuslu gibi yaptım: (Hem Almanya'yı hem de Avrupa'yı) günlerce, haftalarca gezdim: Paskalya'da Alman bir arkadaşım ve beni Bavyera'daki evlerinde misafir eden ailesiyle birlikte barok bir kilisedeydim. Guernica'yı Madrid'in ünlü sanat müzesi Reina Sofia'da görme fırsatım oldu. Hayatımdaki en lezzetli “schnitzel”i Mozart'ın doğduğu Salzburg'da yedim. Kafka'nın Prag'ında Dans Eden Ev'in önünde çekilmiş bir fotoğrafa ben de sahibim. Brüksel'de Wiertz Müzesi'ni tesadüfen buluşumuzu, Quasimodo'ya heyecanla bakışımızı hatırlıyorum. Roma, Barselona, Berlin, Oslo gibi daha pek çok şehir genç bir insana hem kendi yerel, milli kültürlerine ve tarihlerine hem de Avrupa'ya, Avrupalılığa dair pek çok şeyi cömertçe öğretiyordu.

Türkiye'ye döndükten yaklaşık bir yıl sonra staj yapmak için İngiltere'ye geldim. Burada geçirdiğim süre boyunca hem LSE, SOAS, Edinburgh gibi üniversitelerden gelen benzer akademik ilgileri paylaştığım öğrencilerle bir arada çalışma, ahbaplık etme hem de İrlanda ile İngiltere arasındaki çatışmanın çözüm sürecine dair öğrendiklerimi Türkiye'deki durumla kıyaslama fırsatı buldum. (Böyle bir staj yapmış olmam yüksek lisans başvurularım sırasında işime çok yaradı.) Londra gibi bir şehirde yaşamak da cabasıydı: Ofisimiz Charles Dickens'ın bugün müze olan evinin biraz ötesindeydi. Dr. Jekyll'ın Edward Hyde'a dönüştüğü Regent's Park da o kadar uzak sayılmazdı. Ama şimdi bu tür ayrıntılardan bahsetmeye başlarsam yazının sonunu getiremem. O halde en iyisi birkaç cümleyle bitirmek.

Erasmus'un akademik ve kültürel anlamda bana kattıklarını önemsiyorum. Beni milli sınırların ötesine taşıdığı ortada. Daha özgür bir ruha sahip olmamda ve aklımın berraklaşmasındaki rolünü de yadsıyamam. Daha çok öğrendim, daha çok anladım. Tabii anlaşıldım da. Bugün bakınca iyi bir şey yapmış olduğumu görmek beni mutlu ediyor.

Galeri

Tuğberk Duman
Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü - Tampere Teknoloji Üniversitesi - Finlandiya

Lise yillarimda, universiteden en buyuk beklentim bana kaliteli egitim-ogretimin yani sira dunyaya acilacak olanaklari saglamasiydi. Universite tercih asamasinda bu anlamda sundugu cesitli olanaklarli bildigimden, İstanbul Okan Universitesi’ni secmek benim icin zor bir karar olmamisti. 2008 yilinda İstanbul Okan Universitesinde ogrenimime basladigim andan itibaren aklimda okulun degisim programlarindan yararlanip 1 veya 2 donem yurtdisinda okumak vardi. Ingilizcemi gelistirmek icin harcadigim 1 yilin ardindan 2009-2010 yili Bahar Donemi icin Erasmus Programina katilmaya hak kazandim. Ancak bolumum olan Elektrik-Elektronik Muhendisliginin yapilanma surecinde olusu, bolumun zorlugu, daha once degisim programiyla yurtdisina giden kimsenin olmayisi, kafamda soru isaretleri olusturdu. Hakkimdan feragat etdecegimi bildirmek icin odasina gittigim degerli Erasmus Koordinatorumuz Serpil Arisoy sayesinde bu kararimdan vazgecerek 2009-2010 bahar donemini Opole/Polonya da gecirmek uzere hazirliklara basladim.

Aldigimiz bazi kararlar, hayatimizin geri kalanina yon veriyor. Benim icin Erasmus programina katilmak da bunlardan biriydi. Opole sehrine adimimi attigim ilk andan, Istanbula dondugum gune kadar her an kendime birseyler kattigim bir tecrube oldu. Ingilizcemi gelistirdim, kulturel ve profesyonel anlamda birikimimi guclendirdim. Dilini bilmedigim bir ulkede yasadigim zorluklarin ustesinden gelerek kendime olan guvenimi artirdim. Kalici arkadasliklar edindim, unutulmaz anlar yasadim. Dunyanin dort bir yanindan gelen bircok insanla tanistim, cocuklugumuzdan itibaren bize empoze edilen basmakaip ogretileri bir kenara birakarak kendi dunya gorusumu yarattim. Vizyonum, hayatim degisti.

Bu mukemmel tecrube bana daha fazlasini basarabilecegim konusunda cesaret verdi. 2010-2011 yaz doneminde İstanbul Okan Universitesinin bir baska degisim programi olan Erasmus Staj Hareketliligi ile Almanya’nin cok kucuk bir sehri olan Rheine de bir firmada 4 ay staj yapmaya hakki kazandim. 15 milyon nufuslu Istanbulda yasadiktan sonra, kendimi Avrupanin 70 bin nufuslu bir sehrinde bulmustum. Cogunlukla profesyonel anlamda kendime bir cok sey kattigim bir 4 ay oldu. Kahvalti icin verilen 15 dakika, ya da ogle yemegi icin verilen 30 dakika ara disinda masasini terketmeyen, internette gezinmeyen insanlarla calistim. Alman disiplini denen fenomeni yakindan gozlemleme firsati buldum. Profesyonel yasamimda beni farkli kilan bazi erdemleri, Almanya da gecirdigim bu 4 ayda edindim.

Benim icin bir sonraki adim yurtdisinda yuksek lisans yapmakti. 2012 yilinda, universte son sinifta, kariyerime devam etmek istedigim yola karar verdim, basvuracagim program ve universiteleri belirledim. Istenilen belgeleri toparlayip, TOEFL ve GRE sinavlarina girdiktan sonra basvurularimi tamamladim. An itibariyle egitim sistemi dunyanin en iyi ulkeleri arasinda gosterilen Finlandiya da Tampere Teknoloji Universitesinde Business & Technology Management alaninda master yapmaktayim. 2015 yili basinda, 24 yasinda master egitimini tamamlamis, Avrupanin 3 farkli ulkesinde yasamis bir muhendis olacagim. Bugunlere gelmemde, Erasmus’a katilmak konusunda aldigim o ilk kararin etkisi yadsinamaz. O gunku kararimda etkili olan Serpil Arisoy’a ve butun bu olanaklari ogrencilerine saglayan İstanbul Okan Universitesi’ne bir kez daha cok tesekkur ederim. Erasmus, insanin basina hayatta bir kere gelebilecek bir firsat. Herkesin bu firsati yakalayabilmesi dilegiyle…

Galeri

Selin Özge Erdem
Çeviribilim - İngilizce Mütercim Tercümanlık - Aristotle University of Thessaloniki - Yunanistan

Erasmus Programı İstanbul Okan Üniversitesi'ne geldiğim günden beri hep katılmak istediğim bir programdı. İlk etapta ani bir kararla başvurmuştum; fakat Erasmus öğrencisi olduğum 4 ay boyunca, bunun hayatımda verdiğim en iyi karar olduğunu düşündüm ve bir saniyesinde bile pişmanlık duymadığım günler yaşadım. Erasmus'u bütün üniversite öğrencilerine dil açısınan, sosyo-kültürel, düşünsel ve akademik açıdan şiddetle tavsiye ediyorum. Bunun bir üniversite öğrencisinin üniversite hayatı boyunca kendisine verebileceği en güzel hediye olduğunu düşünüyorum.

Galeri

Ilgım Aşar
Turizm ve Otelcilik Bölümü - Kodolanyi Janos - Macaristan

Çevremdeki insanlar "keşke bitmeseydi diyeceksin, ayrılırken çok ağlayacaksın" dediklerinde onlara hiç inanmamıştım ama gerçekten de hepsini bir bir yaşadım. Tabii ki sorun yaşadığım ve bunları tek başıma halletmk zorunda kaldığım zamanlar oldu. Sonuçta orada yaşadığım da benim hayatımdı ve insan hayatında hep sorunlar olur. Ama bunlar yaşadığım bu güzel deneyimin yanında kelebeğin kanadından düşen toz gibi kaldı... Erasmus programına katılmamda etkili rol oynayan herkese sonsuz teşekkür borçluyum.

Galeri

Bekir Başar Özer
Endüstri Mühendisliği Bölümü - Opole University

Erasmus, hayatım boyunca unutmayacağım, inanılmaz bir deneyimdi. Hayatımın 20 yılı bir yana son bir yılım bir yana diyebiliyorum. I’m an Erasmus student deme ayrıcalığına erişmek, bu inanılmaz deneyimden yararlanmak için haydi Erasmus ruhunu yaşamaya!

Galeri